"Ekonomik kalkýnma, Türkiye'nin hür,
müstakil, daima daha kuvvetli,
daima daha refahlý
Türkiye idealinin belkemiðidir."
M. Kemal ATATÜRK
Mustafa Kemal Atatürk (1881 - 10 Kasým 1938), 1. Dünya Savaþý sonrasý Anadolu'da
baþlayan ulusal baðýmsýzlýk mücadelesi olan Kurtuluþ Savaþý'nýn askeri ve siyasi
öncüsü ve önderidir; Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu ve ilk cumhurbaþkanýdýr.
HAYATI
Gençlik (1881 - 1905)
Mustafa Kemal Atatürk, 1881 tarihinde Selanik'te doðdu. Doðum günü kesin olarak
bilinmemekle beraber, kendisi gayri resmi olarak 19 Mayýs'ý doðum günü olarak
seçmiþtir. Babasý Ali Rýza Efendi aslen Manastýr'a baðlý Debre-i Bâlâ /Aþaðý
Debre'dandýr. Milis subaylýðý, evkaf katipliði ve kereste ticareti yapan Ali
Rýza Efendi, 1871 yýlýnda Zübeyde Haným'la evlendi. Atatürk'ün beþ kardeþinden
dördü küçük yaþlarda öldü, sadece Makbule Haným 1956 yýlýna deðin yaþadý.
Mustafa, öðrenim çaðýna gelince Mehmet Efendi'nin mahalle mektebinde öðrenime
baþladý; sonra babasýnýn isteðiyle Þemsi Efendi Mektebi'ne geçti. Bu sýrada
babasýný kaybetti (1888). Bir süre Rapla Çiftliði'nde dayýsýnýn yanýnda
kaldýktan sonra Selanik'e dönüp okulunu bitirdi. Bu arada Zübeyde Haným,
Selanik'te gümrük memuru olan Ragýp Bey ile evlendi. Selanik Mülkiye
Rüþtiyesi'ne kaydoldu. Kýsa bir süre sonra 1893 yýlýnda Askeri Rüþtiye'ye girdi.
Bu okulda Matematik öðretmeni Mustafa Bey adýna "Kemal" i ilave etti. 1896-1899
yýllarýnda Manastýr Askeri Ýdadisi'ni bitirip, Ýstanbul'da Harbiye-i Þahane'de
öðrenime baþladý. 1902 yýlýnda mülazim (teðmen) rütbesiyle mezun oldu, Harp
Akademisi'ne devam etti. 11 Ocak 1905'te yüzbaþý rütbesiyle akademiyi tamamladý.
Olgunlaþma (1905 - 1911)
1905-1907 yýllarý arasýnda Þam'da 5. Ordu emrinde görev yaptý. 1907'de
Kolaðasý (Kýdemli Yüzbaþý) oldu. Manastýr'a III. Ordu'ya atandý. 19 Nisan
1909'da Ýstanbul'a giren Hareket Ordusu'nda Kurmay Baþkaný olarak görev aldý.
1910 yýlýnda Fransa'ya gönderildi. Picardie Manevralarý'na katýldý. 1911 yýlýnda
Ýstanbul'da Genelkurmay Baþkanlýðý emrinde çalýþmaya baþladý.
Yönetici (1911 - 1919)
1911 yýlýnda Ýtalyanlarýn Trablusgarp'a hücumu ile baþlayan Trablusgarp
Savaþý'nda, Mustafa Kemal bir grup arkadaþýyla birlikte Tobruk ve Derne
bölgesinde görev aldý. 22 Aralýk 1911'de Ýtalyanlara karþý Tobruk Savaþý'ný
kazandý. 6 Mart 1912'de Derne Komutanlýðýna getirildi.
Ekim 1912'de Balkan Savaþý baþlayýnca Mustafa Kemal Gelibolu ve Bolayýr'daki
birliklerle savaþa katýldý. Dimetoka ve Edirne'nin geri alýnýþýnda önemli
hizmetleri görüldü. 1913 yýlýnda Sofya Ateþemiliterliðine atandý. Bu görevde
iken 1914 yýlýnda yarbaylýða yükseldi. Hayatýnýn ilk aþk iliþkisini de burada,
bir Bulgar kýzý ile yaþadý. Ateþemiliterlik görevi Ocak 1915'te sona erdi. Bu
sýrada I. Dünya Savaþý baþlamýþ, Osmanlý Devleti de savaþa girmek zorunda
kalmýþtý. Mustafa Kemal 19. Tümen'i kurmak üzere Tekirdað'da görevlendirildi.
1914 yýlýnda baþlayan 1. Dünya Savaþý'nda, Mustafa Kemal Çanakkale'de bir Türk
savaþ kahramaný oldu ve "Çanakkale geçilmez!" sözü burada doðdu. 18 Mart 1915'te
Çanakkale Boðazý'ný geçmeye kalkan Ýngiliz ve Fransýz donanmasý aðýr kayýplar
verince Gelibolu Yarýmadasý'na asker çýkarmaya karar verdiler. 25 Nisan 1915'te
Arýburnu'na çýkan düþman kuvvetlerini, Liman Von Sanders yönetiminde Mustafa
Kemal'in komuta ettiði 19. Tümen, Conkbayýrý'nda durdurdu. Mustafa Kemal, bu
baþarý üzerine albaylýða yükseldi. Ýngilizler 6-7 Aðustos 1915'te Arýburnu'nda
tekrar taarruza geçti. Anafartalar Grubu Komutaný Mustafa Kemal 9-10 Aðustos'ta
Anafartalar Zaferi'ni kazandý. Bu zaferi 17 Aðustos'ta Kireçtepe ve 21
Aðustos'ta II. Anafartalar Zaferi takip etti. Çanakkale Savaþý'nda Osmanlý
Devleti'nin verdiði kayýplar üzerinde hem fikir olunamamýþsa da, Osmanlý büyük
kayýplar vererek saldýrýyý püskürtmüþtür.
Mustafa Kemal AtatürkMustafa Kemal Çanakkale Savaþlarý'dan sonra 1916'da Edirne
ve Diyarbakýr'da görev aldý. 1 Nisan 1916'da tümgeneralliðe yükseldi. Rus
kuvvetleriyle savaþarak Muþ ve Bitlis'in geri alýnmasýný saðladý. Þam ve
Halep'teki kýsa süreli görevlerinden sonra 1917'de Ýstanbul'a geldi. Veliaht
Vahidettin Efendi'yle Almanya'ya giderek cephede incelemelerde bulundu. Bu
seyahatten sonra hastalandý. Viyana'ya ve Karisbad'a giderek tedavi oldu. 15
Aðustos 1918'de Halep'e 7. Ordu Komutaný olarak döndü. Bu cephede Ýngiliz
kuvvetlerine karþý baþarýlý savunma savaþlarý yaptý. Mondros Mütarekesi'nin
imzalanmasýndan bir gün sonra, 31 Ekim 1918'de Yýldýrým Ordularý Grubu
Komutanlýðý'na getirildi. Daha sonra bu ordunun kaldýrýlmasý üzerine 13 Kasým
1918'de Ýstanbul'a gelip Harbiye Nezâreti'nde (Bakanlýðýnda) göreve baþladý.
Kurtuluþ Savaþý (1919 - 1923)
24 Mart 1923 tarihli Time dergisinin kapaðýMondros Mütarekesi'nden sonra Ýtilaf
Devletleri'nin Anadolu'yu iþgale baþlamalarý üzerine, Mustafa Kemal 9. Ordu
Müfettiþi olarak 19 Mayýs 1919'da Samsun'a çýktý. 22 Haziran 1919'da Amasya'da
yayýmladýðý genelgeyle "Milletin istiklâlini yine milletin azim ve kararýnýn
kurtaracaðýný" ilan edip Sivas Kongresi'ni toplantýya çaðýrdý. 23 Temmuz - 7
Aðustos 1919 tarihleri arasýnda Erzurum, 4 - 11 Eylül 1919 tarihleri arasýnda da
Sivas Kongresi'ni toplayarak vatanýn kurtuluþu için izlenecek yolun
belirlenmesini saðladý. 27 Aralýk 1919'da Ankara'da heyecanla karþýlandý. 23
Nisan 1920'de Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin açýlmasýyla ulusal kuvvetlerin
tek merkezde toplanmasý ve Türkiye Cumhuriyeti'nin kurulmasý yolunda önemli bir
adým atýlmýþ oldu. Meclis ve Hükümet Baþkanlýðýna Mustafa Kemal seçildi. Türkiye
Büyük Millet Meclisi, Kurtuluþ Savaþý'nýn baþarýyla sonuçlanmasý için gerekli
yasalarý kabul edip uygulamaya baþladý.
Türk kurtuluþ mücadelesi 15 Mayýs 1919'da Yunanlýlarýn Ýzmir'i iþgali sýrasýnda
Hasan Tahsin tarafýndan düþmana ilk kurþunun atýlmasýyla baþladý. 10 Aðustos
1920 tarihinde Sevr Antlaþmasý'ný imzalayarak aralarýnda Osmanlý
Ýmparatorluðu'nu paylaþan I. Dünya Savaþý'nýn galip devletlerine karþý önce Kuvâ-yi
Milliye adý verilen milis kuvvetleriyle savaþýldý. Fakat iþgalci emperyalist
devletlere karþý baþarýlý bir mücadele için düzenli bir ordu þarttý. Türkiye
Büyük Millet Meclisi düzenli orduyu kurdu, Kuvâ-yi Milliye-ordu bütünleþmesini
saðlayarak savaþý zaferle sonuçlandýrdý.
Mustafa Kemal yönetimindeki Türk Ulusal Kurtuluþ Savaþý'nýn önemli aþamalarý
þunlardýr:
Sarýkamýþ (20 Eylül 1920), Kars (30 Ekim 1920) ve Gümrü'nün (7 Kasým 1920)
kurtarýlýþý
Çukurova, Gaziantep, Kahramanmaraþ ve Þanlýurfa savunmalarý (1919- 1921)
I. Ýnönü Zaferi (6 - 10 Ocak 1921)
II. Ýnönü Zaferi (23 Mart - 1 Nisan 1921)
Kütahya-Eskiþehir Muharebeleri (10 - 24 Temmuz 1921)
Sakarya Zaferi (23 Aðustos - 13 Eylül 1921)
Büyük Taarruz, Baþkomutanlýk Meydan Muhaberesi ve Takip Harekatý (26 Aðustos - 9
Eylül 1922)
Sakarya Zaferi'nden sonra 19 Eylül 1921'de Türkiye Büyük Millet Meclisi Mustafa
Kemal'e Mareþal rütbesi ve Gazi unvanýný verdi. Kurtuluþ Savaþý, 24 Temmuz
1923'te Ýsviçre'nin Lozan kentinde imzalanan Lozan Antlaþmasý'yla sonuçlandý. Bu
anlaþma ile Sevr Antlaþmasý yürürlükten kalkmýþ, Türkiye Cumhuriyet'i Lozan
Anlatlaþmasý temelleri üzerine kurulmuþtur.
23 Nisan 1920'de Ankara'da TBMM'nin açýlmasýyla Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluþu
müjdelenmiþti. Meclisin Türk Kurtuluþ Savaþý'ný baþarýyla yönetmesi, yeni Türk
devletinin kuruluþunu hýzlandýrdý. 1 Kasým 1922'de hilafet ve saltanat
birbirinden ayrýldý, önce saltanat ve daha sonra da hilafet (3 Mart 1924)
kaldýrýldý. Böylece Osmanlý hanedanýnýn yönetimden baðlarý koparýldý. 29 Ekim
1923'te Cumhuriyet (halk egemenliði) idaresi kabul edildi, Atatürk oybirliðiyle
ilk cumhurbaþkaný seçildi. 30 Ekim 1923 günü Ýsmet Ýnönü tarafýndan Türkiye
Cumhuriyeti'nin ilk hükümeti kuruldu.
1923-1938
Atatürk, 24 Nisan 1920 ve 13 Aðustos 1923 tarihlerinde TBMM Baþkanlýðýna
seçildi. Bu baþkanlýk görevi, devlet-hükümet baþkanlýðý düzeyindeydi. 29 Ekim
1923 yýlýnda Cumhuriyet ilan edildi ve Atatürk ilk cumhurbaþkaný seçildi.
Anayasa gereðince dört yýlda bir cumhurbaþkanlýðý seçimleri yenilendi. 1927,
1931, 1935 yýllarýnda TBMM Atatürk'ü yeniden cumhurbaþkanlýðýna seçti.
Atatürk sýk sýk yurt gezilerine çýkarak devlet çalýþmalarýný yerinde denetledi.
Ýlgililere aksayan yönlerle ilgili talimatlar verdi. Yurt dýþýna hiçbir resmi
ziyaret için çýkmamakla birlikte, Cumhurbaþkaný sýfatýyla Türkiye'yi ziyaret
eden yabancý ülke devlet baþkanlarýný, baþbakanlarýný, bakanlarýný ve
komutanlarýný aðýrladý.
15-20 Ekim 1927 arasýnda Kurtuluþ Savaþý'ný ve Cumhuriyet'in kuruluþunu anlatan
büyük Nutuk'unu (Söylev), 29 Ekim 1933 tarihinde de Onuncu Yýl Nutku'nu okudu.
Nutuk, hem Kurtuluþ Savaþý'nýn hesabýný veren, bir diðer deyiþle ulusal
mücadelenin kimlere karþý niçin ve nasýl verildiðini anlatan, hem de mücadelenin
Cumhuriyet kurulduktan sonraki safhasýnda yapýlmasý gerekenler ve yapýlacak
olanlar konusunda önemli bilgiler içeren deðerli ve önemli bir konuþmadýr.
Atatürk özel yaþamýnda sadelik içinde yaþadý. 29 Ocak 1923'te Latife Haným'la
evlendi. Birçok yurt gezisine birlikte çýktýlar. Bu evlilik 5 Aðustos 1925
tarihine dek sürdü. Çocuklarý çok seven Atatürk, Afet (Ýnan), Sabiha (Gökçen),
Fikriye, Ülkü, Nebile, Rukiye, Zehra adlý kýzlarý ve Mustafa adlý çobaný manevi
evlat edindi. Abdurrahim ve Ýhsan adlý çocuklarý himayesine aldý. Yaþayanlarýna
iyi bir gelecek hazýrladý.
2587 sayýlý kanunla 24.11.1934 tarihinde Mustafa Kemal'e Atatürk soyadý
verilmiþtir.
1937 yýlýnda çiftliklerini hazineye, bir kýsým taþýnmazlarýný da Ankara ve Bursa
Belediyelerine baðýþladý. Mirasýndan kýzkardeþine, manevi evlatlarýna, Türk Dil
Kurumu ve Tarih Kurumu'na pay ayýrdý. Atatürk içkiye, özellikle rakýya düþkündü.
Yoðun saðlýk problemleri yaþadýðý son dönemlerinde dahi doktorlarý ile içki
konusunda anlaþamadýðý bilinmektedir. 10 Kasým 1938 saat 9:05'te, yakalandýðý
siroz hastalýðýndan kurtulamayarak Ýstanbul'da Dolmabahçe Sarayý'nda hayata
gözlerini yumdu. Cenazesi 21 Kasým 1938 günü törenle geçici istirahatgâhý olan
Ankara Etnografya Müzesi'nde topraða verildi. Anýtkabir yapýldýktan sonra nâaþý
görkemli bir törenle 10 Kasým 1953 günü ebedi istirahatgâhýna gömüldü.
KÝÞÝLÝÐÝ
Kitap okumayý, müzik dinlemeyi, dans etmeyi, ata binmeyi ve yüzmeyi çok severdi.
Zeybek oyunlarýna, güreþe, Rumeli türkülerine büyük ilgisi vardý. Tavla ve
bilardo oynamaktan büyük keyif alýrdý. Sakarya adlý atýna ve köpeði Fox'a çok
deðer verirdi. Zengin bir kitaplýk oluþturmuþtu. Akþam yemeklerine devlet
adamlarýný, sanatçýlarý ve bilim adamlarýný davet eder, ülkenin sorunlarýný
tartýþýrdý. Temiz ve düzenli giyinmeye özen gösterirdi. Doðayý çok severdi. Sýk
sýk Atatürk Orman Çiftliði'ne gider, modern tarýma geçiþ yolunda yürütülen
çalýþmalara bizzat katýlýrdý. Fransýzca ve Almanca biliyordu.
Soyadý kanunuyla (21 Haziran 1934) Kemal Öz ismini seçmiþtir. Daha sonra TBMM
tarafýndan kendisine "Türklerin Babasý" anlamýna gelen Atatürk ismi verilmiþtir
(24 Kasým 1934).
ÝNKILAPLARI
Atatürk, kendi deyiþiyle Türkiye'yi "Çaðdaþ uygarlýk düzeyine çýkarmak"
amacýyla bir dizi inkýlap yapýmýnda öncü rol oynadý. Bu deðiþiklikler köklü
oluþlarý ve eski sistemi düzenlemektense yerine yenisini getirmeleri nedeniyle
reform deðil, inkýlap olarak bizzat kendisi tarafýndan adlandýrýlmýþlar ve
genelde Atatürk Ýnkýlaplarý olarak anýlmýþlardýr. Her ne kadar devrimleri
olarakda anýlsada devrim kavramý ihtilal kavramýnýn eþ anlamlýsý olduðundan ve
kanla gerçekleþeði için Atatürk ihtilal gibi negatif bir kavram yerine deðiþim
anlamýna inkýlap kavramýný seçmiþtir. Bu yapýlanlar beþ ana baþlýk altýnda
toplanabilir:
Siyasal alandaki inkýlaplar
Saltanatýn Kaldýrýlmasý (1 Kasým 1922)
Cumhuriyetin Ýlaný (29 Ekim 1923)
Halifeliðin Kaldýrýlmasý (3 Mart 1924)
Toplumsal alandaki inkýlaplar
Kadýnlara ve erkeklerle eþit haklar verilmesi (1926-1934)
Þapka ve kýyafet devrimi (25 Kasým 1925)
Tekkelerin, zâviyelerin ve türbelerin kapatýlmasý (30 Kasým 1925)
Soyadý Kanunu (21 Haziran 1934)
Lâkaplarýn ve unvanlarýn kaldýrýlmasý (26 Kasým 1934)
Uluslararasý saat, takvim ve uzunluk ölçülerinin kabulü (1925-1931)
Hukuk alanýndaki inkýlaplar
Mecellenin kaldýrýlmasý (1924-1937)
(1924-1937)
Eðitim ve kültür alanýndaki devrimler
Öðretimin Birleþtirilmesi Yasasý (Tevhid-i Tedrisat Kanunu) (3 Mart 1924)
Yeni Türk harflerinin kabulü (1 Kasým 1928)
Türk Dil ve Tarih Kurumlarýnýn kurulmasý (1931-1932)
Üniversite öðreniminin düzenlenmesi (31 Mayýs 1933)
Güzel sanatlarda yenilikler
Ekonomi alanýndaki devrimler
Aþar vergisinin kaldýrýlmasý
Çiftçinin özendirilmesi
Örnek çiftliklerin kurulmasý (Atatürk Orman Çiftliði gibi)
Sanayiyi Teþvik Kanunu'nun çýkarýlarak sanayi kuruluþlarýnýn kurulmasý
I. ve II. 5 yýllýk Kalkýnma Planlarý'nýn (1933-1938) uygulamaya konulmasý
Anadolu'nun yeni yollarla donatýlmasý
Yapýtlarý
Tâbiye Meselesinin Halli ve Emirlerin Sureti Tahririne Dair Nesayih
Takýmýn Muharebe Talimi (Almanca'dan çeviri - 1908)
Cumalý Ordugâhý - Süvari: Bölük, Alay, Liva Talim ve Manevralarý (1909)
Tâbiye ve Tatbikat Seyahati (1911)
Bölüðün Muharebe Talimi (Almanca'dan çeviri - 1912)
Zabit ve Kumandan ile Hasbihal (1918)
Nutuk (1927)
Vatandaþ Ýçin Medeni Bilgiler (1930)
Geometri (1937)
Atatürk'ün ayrýca, 1915-1918 yýllarý arasýnda Anafartalar, Doðu Cephesi ve
Karlsbad'daki hatýralarýný yazdýðý günlükleri de bulunmaktadýr. Bunlardan
Anafartalar Muharebatý'na Ait Tarihçe, Türk Tarih Kurumu tarafýndan kitap olarak
basýlmýþtýr. Bununla birlikte 1908-1938 yýllarý arasýnda Mustafa Kemal'in imza
attýðý, yazdýðý, söylediði,kiþisel notlarý dahil her þeyin toplandýðý Atatürk'ün
Bütün Eserleri adlý bir ansiklopedi de Kaynak Yayýnlarý tarafýndan
hazýrlanmakta.
SÖZLERÝ
Biz
Türkler, bütün tarihimiz boyunca hürriyet ve istiklâle timsal olmuþ
bir milletiz.
Ne kadar zengin ve müreffeh olursa olsun, istiklâlden mahrum bir
millet, medenî insanlýk karþýsýnda uþak olmak mevkiinden yüksek bir
muameleye lâyýk sayýlamaz.
Özgürlük ve baðýmsýzlýk benim karakterimdir. Ben milletimin en büyük
ve ecdadýmýn en deðerli mirasý olan baðýmsýzlýk aþký ile dolu bir
adamým. Çocukluðumdan bugüne kadar ailevî, hususî ve resmî hayatýmýn
her safhasýný yakýndan bilenler bu aþkým malumdur. Bence bir millete
þerefin, haysiyetin, namusun ve insanlýðýn vücut ve beka bulabilmesi
mutlaka o milletin özgürlük ve baðýmsýzlýðýna sahip olmasýyla
kaimdir. Ben þahsen bu saydýðým vasýflara, çok ehemmiyet veririm. Ve
bu vasýflarýn kendimde mevcut olduðunu iddia edebilmek için
milletimin de ayný vasýflarý taþýmasýný esas þart bilirim. Ben
yaþabilmek için mutlaka baðýmsýz bir milletin evladý kalmalýyým. Bu
sebeple milli baðýmsýzlýk bence bir hayat meselesidir. Millet ve
memleketin menfaatleri icap ettirirse, insanlýðý teþkil eden
milletlerden her biriyle medeniyet icabý olan dostluk ve siyaset
münasebetlerini büyük bir hassasiyetle takdir ederim. Ancak, benim
milletimi esir etmek isteyen herhangi bir milletin, bu arzusundan
vazgeçinceye kadar, amansýz düþmanýyým.
Milli egemenlik öyle bir nurdur ki, onun karþýsýnda zincirler erir,
taç ve tahtlar batar, mahvolur. Milletlerin esirliði üzerine
kurulmuþ müesseseler her tarafta yýkýlmaya mahkumdurlar.
Cumhuriyet fikir serbestliði taraftarýdýr. Samimi ve meþru olmak
þartýyla her fikre saygý duyarýz.
Egemenlik kayýtsýz ve þartsýz milletindir.
Gerçi bize milliyetçi derler. Ama, biz öyle milliyetçileriz ki,
iþbirliði eden bütün milletlere hürmet ve riayet ederiz. Onlarýn
milliyetlerinin bütün icaplarýný tanýrýz. Bizim milliyetçiliðimiz
herhalde hodbince ve maðrurca bir milliyetçilik deðildir.
Bilelim ki milli benliðini bilmeyen milletler baþka milletlere yem
olurlar.
Milli mücadelelere þahsî hýrs deðil, milli ideal, milli onur sebep
olmuþtur.
Türk çocuðu ecdadýný tanýdýkça daha büyük iþler yapmak için kendinde
kuvvet bulacaktýr.
Milli his ile dil arasýndaki bað çok kuvvetlidir. Dilin milli ve
zengin olmasý, milli hissin geliþmesinde baþlýca etkendir. Türk
dili, dillerin en zenginlerindendir. Yeter ki, bu dil þuurla
iþlensin. Ülkesini, yüksek baðýmsýzlýðýný korumasýný bilen Türk
milleti, dilini de yabancý diller boyunduruðundan kurtarmalýdýr.
Bir dinin tabiî olmasý için akla, fenne, ilme ve mantýða uygun
olmasý lazýmdýr.
Her fert istediðini düþünmek, istediðine inanmak, kendine mahsus
siyasi bir fikre sahip olmak, seçtiði bir dinin icaplarýný yapmak
veya yapmamak hak ve hürriyetine sahiptir. Kimsenin fikrine ve
vicdanýna hakim olunamaz.
Türk Milletinin istidadý ve kesin kararý medeniyet yolunda,
durmadan, yýlmadan ilerlemektir.
Medeni olmayan insanlar, medeni olanlarýn ayaklarý altýnda kalmaya
mahkumdurlar.
Büyük dinimiz çalýþmayanýn insanlýkla hiç ilgisi olmadýðýný
bildiriyor. Bazý kimseler çaðdaþ olmayý kâfir olmak sayýyorlar. Asýl
küfür onlarýn bu zannýdýr. Bu yanlýþ tefsiri yapanlarýn maksadý
Ýslâmlarýn kâfirlere esir olmasýný istemek deðil de nedir? Her
sarýklýyý hoca sanmayýn, hoca olmak sarýkla deðil, dimaðladýr.
Arkadaþlar, efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye
Cumhuriyeti þeyhler, derviþler, müritler, meczuplar memleketi
olamaz. En doðru, en hakiki tarikat, medeniyet tarikatýdýr.
Medeniyetin emir ve talep ettiðini yapmak insan olmak için
yeterlidir.
Biz dünya medeniyeti ailesi içinde bulunuyoruz. Medeniyetin bütün
icaplarýný tatbik edeceðiz.
Bizim devlet idaresinde takip ettiðimiz prensipleri, gökten indiði
sanýlan kitaplarýn dogmalarýyla asla bir tutmamalýdýr. Biz,
ilhamlarýmýzý, gökten ve gaipten deðil, doðrudan doðruya hayattan
almýþ bulunuyoruz.
Milletimiz her güçlük ve zorluk karþýsýnda, durmadan ilerlemekte ve
yükselmektedir. Büyük Türk Milletinin bu yoldaki hýzýný, her
vasýtayla arttýrmaya çalýþmak, bizim hepimizin en kutlu
vazifemizdir.
Ýnsan topluluðu kadýn ve erkek denilen iki cins insandan
mürekkeptir. Kabil midir ki, bu kütlenin bir parçasýný ilerletelim,
ötekini ihmal edelim de kütlenin bütünlüðü ilerleyebilsin? Mümkün
müdür ki, bir cismin yarýsý topraða zincirlerle baðlý kaldýkça öteki
kýsmý göklere yükselebilsin?
Ey kahraman Türk kadýný, sen yerde sürünmeye deðil, omuzlar üzerinde
göklere yükselmeye layýksýn.
Analarýn bugünkü evlatlarýna vereceði terbiye eski devirlerdeki gibi
basit deðildir. Bugünün analarý için gerekli vasýflarý taþýyan evlat
yetiþtirmek, evlatlarýný bugünkü hayat için faal bir uzuv haline
koymak pek çok yüksek vasýflar taþýmalarýna baðlýdýr. Onun için
kadýnlarýmýz, hattâ erkeklerimizden çok aydýn, daha çok feyizli,
daha fazla bilgili olmaya mecburdurlar; eðer hakikaten milletin
anasý olmak istiyorlarsa.
Ben icap ettiði zaman en büyük hediyem olmak üzere, Türk Milletine
canýmý vereceðim.
Gençler cesaretimizi takviye ve idame eden sizlersiniz. Siz, almakta
olduðunuz terbiye ve irfan ile insanlýk ve medeniyetin, vatan
sevgisinin, fikir hürriyetinin en kýymetli timsali olacaksýnýz.
Yükselen yeni nesil, istikbal sizsiniz. Cumhuriyeti biz kurduk, onu
yükseltecek ve yaþatacak sizsiniz.
Yüksek Türk! Senin için yüksekliðin hududu yoktur. Ýþte parola
budur.
Benim naçiz vücudum nasýl olsa bir gün toprak olacaktýr. Fakat
Türkiye Cumhuriyeti ebediyen yaþayacaktýr.
Sizler, yani yeni Türkiye'nin genç evlatlarý! Yorulsanýz dahi beni
takip edeceksiniz... Dinlenmemek üzere yürümeye karar verenler, asla
ve asla yorulmazlar. Türk Gençliði gayeye, bizim yüksek idealimize
durmadan, yorulmadan yürüyecektir.
Biz cahil dediðimiz zaman, mektepte okumamýþ olanlarý kastetmiyoruz.
Kastettiðimiz ilim, hakikati bilmektir. Yoksa okumuþ olanlardan en
büyük cahiller çýktýðý gibi, hiç okumak bilmeyenlerden de hakikati
gören gerçek alimler çýkabilir.
Müsbet bilimlerin temellerine dayanan, güzel sanatlarý seven, fikir
terbiyesinde olduðu kadar beden terbiyesinde de kabiliyeti artmýþ ve
yükselmiþ olan erdemli, kudretli bir nesil yetiþtirmek ana
siyasetimizin açýk dileðidir.
Mualimler! Yeni nesli, Cumhuriyetin fedakâr öðretmenleri ve
eðiticileri, sizler yetiþtireceksiniz. Ve yeni nesil sizin eseriniz
olacaktýr. Eserin kýymeti, sizin maharetiniz ve fedakârlýðýnýz
derecesiyle mütenasip bulunacaktýr.
Milleti kurtaranlar yalnýz ve ancak öðretmenlerdir. Öðretmenden,
eðiticiden yoksun bir millet, henüz millet namýný almak istidadýný
keþfetmemiþtir.
Dünyanýn her tarafýndan öðretmenler insan topluluðunun en fedakâr ve
muhterem unsurlarýdýr.
Okul sayesinde, okulun vereceði ilim ve fen sayesindedir ki, Türk
milleti, Türk sanatý, Türk iktisadiyatý, Türk þiir ve edebiyatý
bütün güzellikleriyle geliþir.
Türkiye'nin asýl sahibi ve efendisi, gerçek üretici olan köylüdür. O
halde, herkesten daha çok refah, saadet ve servete müstahak ve layýk
olan köylüdür. Onun için, Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin iktisadi
siyaseti bu aslî gayeye eriþmek maksadýný güder.
FOTOÐRAFLARI

Bu bölüm,
www.wikipedia.org adresindeki
bilgilerden derlenerek hazýrlanmýþtýr.
|